Av. Figen Güven
Hastaların
hastalıkları ve tedavileri ile ilgili uygulamalarda hekim tarafından verilecek
tıbbi karara katılmaları için onlara tıbbi bilgilerin açıklanmasını sağlayan
ilke “Aydınlatılmış Onam İlkesi” olarak adlandırılmakta olup, bunun aydınlatılmış veya bilgilendirilmiş
izin, onay veya kabul olarak söylenmesinin daha doğru olacağını kanaatindeyiz.
Aydınlatılmış onam
alınmasıyla korunmak istenen hukuki durum, kişilerin vücut bütünlüğüdür. Aydınlatma,
hastaya konulan teşhis, elde edilen bulgular ve uygulanacak tedaviler hakkında
yeterli bilginin verilmesi anlamına gelir.
Aydınlatılmış onam,
iyi hekimlik uygulaması önkoşullarından biridir ve tıp etiğinin temel
ilkelerinden olan özerklik ilkesine dayanmaktadır. Özerklik,: bir kişi ya da
topluluğun kendisine ilişkin konularda, kendi değerlerine dayanarak kararlar
vermek ve bunları uygulamak üzere eylemlerde bulunma olanağı olarak
tanımlanabilir. Bunun bir uzantısı olarak özerk kişinin, kendi sağlığına
ilişkin tüm kararlara katılmasının koşulları sağlanmalıdır.
Acil durumlar ile
hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği
durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır.
Hekim, temsilcinin onay ya da ret kararının kötü niyete dayandığını düşünüyor
ve bu durum hastanın yaşamını tehdit ediyorsa, durum adli mercilere
bildirilerek izin alınmalıdır. Bunun mümkün olmaması durumunda, hekim başka
bir meslektaşına danışmaya çalışır ya da yalnızca yaşamı kurtarmaya yönelik
girişimlerde bulunur.
Aydınlatılmış onam,
hastanın kendisine yapılacak işlemleri onayladığını belirten imzasının
alınmasından farklıdır. Temel amaç hastaya bilgi vermek ve bu bilgiyi
anlamasını sağlamaktır. Bu nedenle form imzalatılmasından önce yapılması gereken,
hastanın kendi kültürüne ve eğitim düzeyine uygun biçimde bilgilendirilmesinin
sağlanmasıdır
Acil durumlar dışında, bilgilendirme
hastaya makul süre tanınarak yapılır.Bilgilendirme uygun ortamda
ve hastanın mahremiyeti korunarak yapılır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, bilginin mümkün mertebe sade bir dille ve
anlaşılır şekilde verilmesi gerekliliğidir. Nitekim; hastaya yalnızca
basılı kitapçıkların verilmesi aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi
anlamına gelmeyeceği gibi tıbbi terimler kullanılarak yapılan aydınlatmalara da
dayanılarak onam alınamaz.
Hastanın mevcut durumunun aydınlatma
yükümlülüğünün yerine getirilmesine elverişli olmalıdır. Bununla birlikte
hastaya mevcut durumunun öngördüğü ölçüde kendisine verilen bilgilerin
değerlendirilebileceği bir süre tanınmalıdır.
Hastanın kendisinin
bilgilendirilmesi esastır.
Ancak, hastanın durumunun
acil müdahale gerektirdiği, müdahalenin gecikmesi ihtimalinde hastanın
hayatının tehlikeye girebileceği hallerde hastanın aydınlatılması yükümlülüğü
aranmayacaktır.
Acil bir durumun mevcut olmadığı hallerde
aydınlatmanın tedaviye başlanmasından önce yapılması ve hastaya durumunun
öngördüğü ölçüde süre tanınmalıdır yeterli düşünme süresi verilmediği takdirde
aydınlatılmış onamın sağlıklı bir biçimde alındığını ifade edemeyiz.
Küçük ve önemsiz kabul
edilecek operasyonlarda aydınlatmanın kapsamının geniş tutulması
gerekmemektedir.Operasyon büyük nitelikte ve riskleri mevcut bir operasyon ise
aydınlatma yükümlülüğünün kapsamının genişleyeceğinden bahsedilebilir.
En
geniş kapsamlı aydınlatma yükümlülüğü estetik operasyonlarda kabul edilmektedir.
Bunun sebebi ise gerçekleşen operasyonun
niteliği gereği tıbbi olmaktan ziyade estetik bir sonuç uyandırmayı
amaçlamasıdır, bu da hastaya öngörülen tedavi sonucunun mümkün mertebe
detaylandırılarak anlatılması, operasyonun riskleri ve muhtemel etkileri
üzerine geniş bilgiler verilmesi yükümlülüğünü doğurmaktadır.
Türk Medeni
Kanunu’ndaki düzenlemeye göre 18 yaş altı küçük olarak kabul edilir ve 18 yaş
altındaki hastalara karşı yapılacak müdahalelerde yasal temsilcilerin
bilgilendirilmesi gerekir. Ancak evlilik ve ya ergin kılınma gibi durumlarla
çocuk ergin kılındıysa kendisine de bilgilendirme yapılabilir. Temyiz kudretini
haiz olmayan kişiler bakımından da bilgilendirilmenin aileye yapılması
gerektiği ifade edilebilir.
Onam Aydınlatmaya Dayanmalıdır. Aydınlatma
yükümlülüğü yerine getirilmeden alınan onam geçerli kabul edilmemektedir. Kanunen
şekil şartının öngörüldüğü durumlar haricinde (1219 sayılı kanun 70.madde gibi)
aydınlatma yükümlülüğü şekle tabi değildir, sözlü veya yazılı olarak gerçekleştirilebilir.Hekim
onamın mevcut olduğunu veya onam alınmasının gerekli olmadığını ( tek tedavi
bulunması ve tedavinin zorunlu olması, hastanın bilincinin kapalı olması, acil
müdahalenin gerekmesi gibi haller) ispat ettiği takdirde sorumluluktan kurtulabilecektir.Hastanın acil durumu yoksa ve şuuru yerinde ise vereceği
karardan sonra hekim tıbbi müdahaleyi yapabilir. Hekim, hastayı aydınlatma
görevini yapmadan hasta üzerinde tıbbi uygulama yaparsa izinsiz olarak kişinin
vücut bütünlüğünü bozmuş olur.
Yorumlar
Yorum Gönder