Av. Berna ÖZPINAR
GÜMRÜKÇÜOĞLU
Sağlık çalışanları
yaptıkları iş sebebiyle, kişilerin teşhis ve tedavi süreçlerinde, kimse
tarafından, hatta bazen bireyin kendisi tarafından bile, bilinmeyen bilgilerine
ulaşırlar. Bu sebeple de mahremiyet önemli bir hasta hakkıdır. Ancak günümüzde
modern tıbbın geldiği noktada hastanın mahremiyetini korumak hiç de kolay
değildir.
Mahremiyet, insan
varoluşunun, özerkliğinin gereği olup kişiliğin korunması gereken bir alanıdır.
Genel kabule göre “mahrem” girilmez alandır.
Hasta mahremiyeti kavramı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, “bireyin
kişisel sağlık bilgilerine erişilebilirliği belirlemesi hakkı” olarak da
tanımlanmıştır.
Hasta mahremiyeti ikili bir
alanda korunmayı ifade eder; bedensel mahremiyet ve bilgi mahremiyeti. Mahrem
alan merak edilen dışında tutulması, saklanması gereken durumundadır. Ancak
hastanın mahremiyet hakkı denildiğinde sadece saklanacak şeyi ifade etmez,
etmemelidir. Çünkü, mahremiyet aynı zamanda kişinin yaşam niteliğini artırıcı
işleve de sahiptir ve esasen kişi özerkliğini korumadır. Hastanın mahremiyet
hakkıyla ifade edilmek istenen onu toplumdan ayrı düşünmek değil, sağlık
hizmetinin işleyişine katılan her bir sağlık çalışanıyla hasta “bedeni, ruh
bütünlüğü, sosyal yapısı” ve “kişisel verileri” temelinde sınırın
belirlenmesidir.
2015 yılında, Konya il merkezinde
faaliyet gösteren 15 farklı hastanede, 471 sağlık çalışanı arasında, Mustafa
Özata ve Kubilay Özer tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarına bakıldığında;
sağlık çalışanlarının hasta mahremiyetine yönelik tutumlarının çalışılan kurum,
çalışılan bölüm, eğitim alma durumu ve çalışma süresi bakımından anlamlı
farkların olduğu saptanmıştır. Bu çalışmanın 2017 yılında Antalya’da, hastalar
üzerinde yapılanında ise hastaların mahremiyet hakkından daha çok refakatçi
bulundurmayı anladıklarını ortaya koymuştur.
Mevzuatımızın
temel normlarında mahremiyet hakkı; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmıştır ve 'özel ve aile hayatına
saygı' ilkesi sağlık hizmet sunumunun temel kuralıdır. Hastanın mahremiyet
hakkı; 01.08.1998 Resmî Gazete Sayısı: 23420 HASTA HAKLARI Yönetmeliği’nin “Hasta Haklarının Korunması” başlıklı Dördüncü Bölümünün,
21 maddesinde (1), hastanın
mahremiyetine saygının esas olduğu vurgulanmış olup ölüm halinde de mahremiyetin sona ermediği ayrıca
belirtilmiştir.
Basında sıklıkla, hasta hakları ve mahremiyetin ihlal edildiğine ilişkin
haberlere, yine mahremiyet gözetilmeden yer verilmektedir. Bu tür eylemler
sebebiyle kişilerin sorumlu kişi ve kurumlar hakkında da Cumhuriyet
Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmak hakları bulunduğu gibi uğranan
zararları da tazmini talep hakları bulunmaktadır.
Teknik bir yanda, hekime
hastanın bilgilerine hızla ulaşma, bu yolla hızlı teşhis ve tedavi imkanları
sunarken diğer yanda, bu bilgileri işleyen vs. durumunda konuyla, hastayla,
ilgisiz birçok kişiye de bu bilgileri göstermektedir. Oysa, mahremiyet hakkı toplumsal boyutludur.
Örneğin; genetik testlerin gizli tutulması hem bireyin mahremiyet hakkı
gereğidir hem de toplumsal genetik şifrelerin de mahremiyetinin sağlanmasına
hizmet edici işlevi vardır. Koruyucu uygulamalar bireyin sağlığının korunması
yoluyla toplumun sağlığını koruyucudur.
Sağlık kurumlarının alt yapı
ve fiziksel sorunları, mahremiyetin korunmasını neredeyse imkânsız hale
getirmektedir. Teknolojik gelişmeler karşısında bireyler, bilgileri üzerinde
denetimlerini esasen kaybetmiş durumdadır. Bu sebeple de kişisel verilerin korunması etik sorunlarının en öncelikli olduğu alan
sağlık alanıdır.
(1)
Mahremiyete Saygı Gösterilmesi
Madde 21- Hastanın, mahremiyetine saygı
gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de
edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek
suretiyle icra edilir.
Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu
istemek hakkı;
a) Hastanın, sağlık durumu ile ilgili
tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini,
b) Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve
hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik
ortamında gerçekleştirilmesini,
c) Tıbben sakınca olmayan hallerde
yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini,
d) Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan
kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını,
e) Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe
hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini,
f) Sağlık harcamalarının kaynağının
gizli tutulmasını, kapsar.
Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması
hakkını vermez.
Eğitim verilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanın tedavisi ile
doğrudan ilgili olmayanların tıbbi müdahale sırasında bulunması gerekli ise;
önceden veya tedavi sırasında bunun için hastanın ayrıca rızası alınır.
Ayna
YanıtlaSil